Öğretmen ve öğrencilere yönelik kitap özetleri, kitap sınavları, kitap soruları ve eğitici hikayeler
Lev Nikolayeviç Tolstoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Lev Nikolayeviç Tolstoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Aralık 2019 Pazartesi
İvan İlyiç'in Ölümü (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : İvan İlyiç'in Ölümü
Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kitap Hakkında Bilgi :
Tolstoy, İvan İlyiç'in Ölümü'nde amansız bir hastalığın kıskacındaki bir yargıcın ölüme doğru yavaş yavaş giderken kendisiyle, toplumla ve kurulu düzenle hesaplaşmasını anlatır. Tolstoy'un olgunluk eserlerinden olan bu roman, küçük cüssesine rağmen edebiyat uzmanları tarafından bir başyapıt olarak görülmüştür. Bunun birkaç sebebi var: Birincisi, 19 yüz yılın sonlarında Rusya'da henüz palazlanmaya başlayan ve aristokrasiye özenen yozlaşmış orta sınıfın durumunu tüm çıplaklığı ile ortaya koymuş olmasıdır. İkincisi, bu eser, ölüm ve yaşam arasındaki trajik karşıtlığı ve birliği hikâye eden erken romanlardan biridir. Ve üçüncüsü de Freud'dan önce sıkı bir ruh çözümlemesine girişmesidir. Bu yüzden psiko-anlatının da en önemli örneklerinden biri sayılır. Ağırlıklı olarak monologlar ve iç diyaloglarla geçen roman, üslup ve kurgu açısından Tolstoy'un diğer eserlerinden farklılaşır. Bu kez, hep yaptığı gibi tarihi bir izleğin peşinden gitmez, bu romanda daha çok tarihe not düşme derdindedir. İvan İlyiç'in Ölümü, başta ölüm ve yaşam olmak üzere pek çok şeye bakış açımızı değiştirmeye muktedir önemli bir başyapıttır.
Kitabın Özeti :
Öykü, İvan İlyiç adında bir yargıcın ölümü üzerine onun iş arkadaşları olan yargıçların kendi aralarındaki sohbetiyle başlar. Adamın ölümünü duyan arkadaşları kendi aralarında onun boşalan koltuğundan dolayı rütbe değiştireceğinden, kimisi bu vasıtayla daha yüksek bir konuma geleceğinden kimisi de bu vesileyle değişecek koltuklarından boşalacak yere kendi akrabalarından birini getirme düşüncesiyle sevinmiştir.
İvan İlyiç’in yakın arkadaşlarından Piyotr İvanoviç adamın evine gider. Cenazeyi görür. Bu arada adamın karısını Praskovya Fiyodorovna’yı görür. Kadın henüz adamın cenazesi kaldırılmamışken gelen bir arkadaşına dul maaşını nasıl alabileceğini söyler. Çünkü bu kadın para hırsıyla dolu bir kadındır.
Öykünün devam eden bölümlerinde İvan İlyiç’in ölmeden önceki hayatı anlatılır. İvan İlyiç dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğudur. Çocuklardan biri başıboş, bir baltaya sap olamamış biridir. Diğerleriyse memurluk kazanmış hayatlarına öykünebilecek bir yaşantı sürmektedirler. Bu çocuklardan en parlağı İvan İlyiçtir. Memurluk yapan kendisine yetecek kadar para kazanan biridir. Adam düzenli ve disiplinli ve olması gerekeni yapar. Kişiliği sayesinde işinde zamanla yargıç yardımcılığına yükselir.
Bu arada Fiyodorovna’yla tanışır. Beraber zaman geçirirler. İvan özgürlüğüne düşkün, arkadaşlarıyla sürekli zaman geçiren, oyun oynayan ve eğlenmesini bilen biridir. Kendisi evlenmeyi düşünmese de kadının kendisine aşık olmasından dolayı onunla evlenir. Başlarda evlilik iyi gitse de, Fiyodorovna huysuz biri çıkar. Küçük şeyleri büyütür, hayatındaki en küçük şeylerden kocasını suçlar. Bu yüzden aralarında da şiddetli tartışmalar çıkar.
Bu arada çok sayıda çocuk sahibi olurlar. Çocuk sahibi olduğundan karısının bakım işi için ondan beklentileri olur. Bu adamın özgürlüğünü kısıtlamaktadır ve ilgisiz davranmaktadır. Bu seferde karısının hışmına uğramaktadır. Aldığı yüksek maaşa rağmen adam maddi olarak kendini zor durumda görmektedir. Bu yüzden gözü işte makam olarak daha da yükselmektedir. Adam bu yüzden bir araştırma yapar. Başka bir şehire gider ve en sonunda da eski aldığı maaşın neredeyse iki katı kadar para alabileceği boş bir yargıçlık kontenjanı bulur. Tanıdığı insanların da vasıtasıyla burada çalışmaya başlar. Evini oraya taşır. Orada da lüks denebilecek bir yaşama başladığı için yine zorluklar çeker.
Başlarda bu olay karısıyla arasını biraz düzeltse de sonraları yine karısıyla şiddetli tartışmalar yaşar. Bu arada çocuklarının çoğu ölür. Tek bir çocuğu kalır. Derken adam karnında giderek ağırlaşan bir acı hisseder. Başlarda doktora gitmese de sonraları bu acı onun günlük hayatını etkileyip etrafındaki insanlara sert davranmasına sebep olur. Böyle davranmaya başladığında karısının da isteğiyle doktora gider. Derken başka bir doktor, başka bir doktor. Ama her geçen gün ağrısı artmaktadır. En sonunda da dayanılmaz hale gelmektedir.
Doktorlar acısını morfin ve afyonla uyuşturabilmektedir. Hastalığı öyle bir dereceye varır ki yatalak olur. Kendisi görmektedir ki etrafındaki insanlar onun bu halini düşünmemekte, kimse ona acımamaktatır. Bu durumda adam kendini çok yalnız hissetmektedir. Bu durumda ölümünün yakın olduğunu bilen İvan, ölüm üzerine derin düşüncelere dalar. Ölümden çok korkar. Kendisi hayatı boyunca her şeyi olması gerektiği gibi yapmış olmasına rağmen böyle acıları neden çektiğini anlayamaz. Geriye dönüpte hayatını sorgular. Bugüne neler yaşadığını neler yaşamış olması gerektiğini düşünür.
Görür ki bugüne kadar yaşam adına verilmesi gereken değeri vermemiştir. Geride kalan hep gereksiz ve boş anılardır. Özlediği tek anılar çocukluğunda var olanlardır. O böyle düşünceler içindeyken kızı da nişanlanır. Bu durumda adam diğer insanlara karşı öfke ve kin içerisindedir. Ölüm düşüncesini kabullenememektedir. Geride kalan yaşamında yaşam adına anlamsız şeyler yapmış olduğunu düşünmektedir. Bu düşünceler içindeyken ölür.
4 Aralık 2019 Çarşamba
Diriliş (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Diriliş
Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kitap Hakkında Bilgi :
Tolstoy'un en önemli üç romanından biri olan Diriliş, insanın yozlaşmış toplum içinde geçirdiği sarsıcı değişimin, vicdanla dirilişin romanıdır. Zengin Prens Nehlüdov, hizmetçi Maslova'yı baştan çıkarıp terk ederek hırs ve arzularının peşinden gider. Yıllar sonra bir mahkeme salonunda Maslova ile karşılaşır Nehlüdov. Onu bu batağa kendisinin ittiğinin farkına varan prens, adaletin yerine gelmesi için elinden geleni yapacak, bu köklü değişimin yaşamını dönüştürmesini yürekten kabullenecektir.
Diriliş, vicdan azabının ezici baskısını anlatırken, ceza hukukuna, gelir dağılımına, soylulara, mülkiyet hakkına ve sosyal adaletsizliğe de ağır eleştiriler yöneltir. Eserlerinde ahlaki değerlere vurgu yapan Tolstoy, bu romanında toplum tarafından öldürülen insan ruhu, vicdanı ve inancının yeniden diriliş ihtimalini sorgular.
"Edebiyat Tolstoy'u etkisi altına aldığı zamanlarda bir yazar olmak hayli basit ve keyiflidir; bu vakte kadar hiçbir şey başaramadıysanız ve bugün de hâlâ elinizde bir şey yoksa bile… Bu, aksi durumdan daha korkunç bir şey değildir; çünkü Tolstoy hepimiz adına başarır: Edebiyat üzerine kurulmuş tüm ümitlerin ve beklentilerin hakkını verir her defasında."
-Anton Çehov-
Eser 1899 senesinde yazılmıştır. Tolstoy'un en sevilen romanlarından biridir. Eser, Tolstoy'un toplumsal eşitsizliğe, üst sınıfların kalpsizliğine, suçluluk duygularına, Çarlık Rusya’sı bürokrasisi ve elit tabakasına yönelttiği eleştirel bir romanıdır. Eser, yüksek sınıfın aşağı sınıfı sömürmesini, toplumsal eşitsizliği ve insanların kendini yeniden var etme gayretini ve Rus ceza hukukunu eleştirmiştir.
Kitabın Özeti :
Katyuşa, hizmetçi olarak çalışan, oldukça alımlı ve yüreği iyiliklerle dolu genç bir kızdır. Annesi o üç yaşındayken ölmüştür. Pek çok iş aramış ama sarkıntılık yapan erkeklerin yüzünden düzgün iş bulamamış ve sonunda Prens Dimitry Nehludov'un halasının evine evlatlık olarak girmiştir. Prens Dimitry halasının evine gider. İlk zamanlar Katyuşa'yı fark etmeyen Dimitry, bir oyun esnasında Katyuşa'nın elini tutar ve heyecanlanır. Sonrasında ise gözü sürekli Katyuşa'dadır. Onunla evlenmesinin imkansız olduğunu bildiği halde ona aşık olmuştur. Bu aşk, saf bir aşktır. Katyuşa da prense aşık olmuştur ancak duygularını hiçbir zaman dile getirmez. Prens o yaşlardayken bazı düşünürlerin sözlerini benimsemiş, toprak mülkiyetine karşı olan, saf sevgiden yana olan bir gençtir.
Prensin bastırdığı duygu bir anda yeşerir ancak günler geçtikçe onun istediği tek şey Katyuşa'ya sahip olmaktır. Herkesin yaptığı gibi kendisinin de sadece zevkini düşünmesinin normal olduğuna kendini inandırır. Bir gece Katyuşa'ya sahip olur ve ertesi gün oradan ayrılırken Katyuşa'nın eline yüz ruble sıkıştırır. Böylece her şeyin yoluna girdiğine inanmaktadır. O günden sonra da bir daha o kız ile ilgilenmez.
Soylular hayatını zevk ve eğlencesi içinde yaşamaktadır. Katyuşa, bu ilişkiden sonra hamile kalmış çocuğunu doğurduktan sonra Prens Dimitry Nehludov’un halası Katyuşa’yı evden kovmuştur. Prens gittikten beş ay sonra hamile olduğunu anlayan Katyuşa hanımlarının yanından ayrılır. Bir süre teyzesinde idare eder. Doğum yaptıktan sonra sürekli iş aramakla vakit geçirir. İş bulur ancak, her bulduğu işte ona rahat vermeyen, sürekli ona asılan birileri olur. Bu sebepten de Katyuşa hiçbir işte devamlılık sağlayamaz. Oldukça güzel ve alımlı olan Katyuşa, ne yazık ki geneleve düşer. Artık insanların sadece zevkleri uğruna yaşadığını düşünür ve kendisini bu yeni hayatının akışına bırakır. Lüks yaşayıp, çok para kazanmak onu tatmin etmeye yeter. Dimitry'i ise çoktan unutmuştur. Bir gün otelde müşterisini uyutmak için kat görevlisinin tavsiyesi ile uyku ilacı olduğunu düşündüğü içkiyi verir. Müşteri içkiyi içtikten sonra ölür. Katyuşa cinayetten tutuklanarak cezaevine gönderilir.
Prens ise annesinin ölümünden sonra yardımcılarıyla yaşadığı kocaman evinde mutludur. Kendisine göre çevresi ve hayat tarzıyla her şeyin yolunda olduğuna inanmıştır. Evlenip evlenmemekte kararsız kaldığı asillerden birinin kızı olan Missy adlı kızla görüşmekte ve aynı zamanda bitirmeye çalıştığı bir yasak aşkı bulunmaktadır.
Her şeyi unutmuş olan Prens Nehludov ağır ceza mahkemesindeki bir dava için Jüri üyesi seçilmiştir. Fakat yer aldığı bu davada onu bekleyen çok acayip bir sürpriz vardır. Ağır ceza mahkemesinin ilk oturumunda zavallı Katyuşa'yı zehirleme zanlısı olarak karşısında görür.
Bu olay üzerine ve dinlediği Katyuşa’nın öyküsü Nehludov'un ruhunda derin bir sarsıntı açar. Olan her şeyin suçlusu esasında kendisidir. Bu duygu onun hayatında çok büyük bir değişime yol açmıştır. Bu büyük değişiklik, sadece Katyuşa'yı kurtarma isteğinden gelmemektedir. Artık bambaşka biri olmuştur.
“Bu büyük günahını bağışlatmak için hayatını baştan sona değiştirecek, boşluğuna inandığı gündelik şatafatlı yaşayışının bütün zincirlerinden kendisini kurtaracaktır. Onca asıl hayat, dış süslerden, kabuklardan temizlenmiş olan ruhun, kurtuluşu aşk yolunda araması, başkaları için kendisine kıymasıdır.”
Aradan on yıl geçmesine rağmen Katyuşa'yı tanır. Bir taciri zehirleyip öldürmekle ve parasını çalmakla suçlanmaktadır. Yanında iki sanık daha vardır ve bunlar da kendilerinin suçsuz olduğunu söyleyip bütün suçu Katyuşa'ya atmaya çalışmaktadır. Uzun süren bir mahkemenin ardından karar aşamasında jürinin toplantı yapması söylenir ve herkes Katyuşa'nın suçsuz olduğuna inanır. Ancak gözden geçirilmesi gerekilen bazı şeyler unutulur ve Katyuşa kürek cezasına mahkum edilir. Mahkemeden sonra ise unutulan şeylerin farkına varılır ancak elden bir şey gelmez. Prens, Katyuşa'nın yaşadığı hayatı öğrenince kendini suçlar ve yapılan hatayı telafi edebilmek için Katyuşa'ya bir avukat tutmaya karar verir. Karar temyize giderse Katyuşa'nın kurtulabileceğini düşünür. Jürinin yanlış yazdığı bir cümle yüzünden bir iki ay ceza ile kurtulacakken mahkemede yapılan hatalar nedeniyle Katyuşa’ya çok ağır bir ceza verilmiş zavallı kız dört yıl sürecek olan kürek mahkûmu olmuştur.
Prens Nehludov ne pahasına olursa olsun Katyuşa'yı kurtarmayı aklına koyar. Bu olan biten her şeyin kendi suçu olduğunu düşünmektedir. Vicdanı ona büyük baskı yapmaktadır. Katyuşa'ya yaptığı kötülük aklına geldikçe her şeyden iğrenmeye başlar. Zevk duyduğu her şey ona öyle itici gelmeye başlar ki kimseye tahammül edemez. Görkemli evine, hizmetçilerine, asil arkadaşlarına hatta Missy'e bile. Böylece Katyuşa ile evlenerek bu hatalarını örtbas edecek vicdanını rahatlatacaktır. Prens Nehludov validen aldığı özel izinle Katyuşa ile sık sık görüşmeye başlar. Ona evlenme teklifinde bulunur ama çok zeki bir kadın olan Katyuşa kendisiyle sadece vicdanını rahatlatmak için evlenmek istediğini anlamıştır.
Katyuşa'nın koğuşundaki kadınlar Nehludov'un kendilerine de yardım etmesi için Katyuşa'dan yardım ister. Nebludov, mahkûmlarla yakınlaşmaya başladıkça, onların kötü insanlar olmadıklarını yaptıkları şuçları hayat şatlarından dolayı işlediklerini anlamaya başlamıştır. Mahkûmların pek çoğunun gerçek suçlu olmadıklarını gerçek suçlunun eşitsizlik adaletsizlik ve kötü hayat şartları olduğunu anlamıştır. Katyuşa'nın evlilikle ilgili fikri hala değişmemiştir. Kendice Dimitry'nin hayatını mahvetmek istememektedir. Bu sebepten de onu hep reddeder.
Prens artık çok hoşlanmadığı soylu tanıdıklarından da yardım ister. Ancak temyiz başvurusu reddedilir. İkinci bir şans olarak Çar'a af dilekçesi gönderir. Prens Nehludov’un bütün çabasına rağmen Katyuşa Sibirya’ya sürülmüştür. Nehludov da elindeki mal varlığını harcayarak Katyuşa ile Sibirya’ya gitmeye karar verir. Sibirya yolculuğu mahkûmlar için dayanılmaz geçmekte, gardiyanlar mahkûmlara çok kötü davranmaktadır. Nehludov bu kötü muameleleri önlemek için elinden geleni yapsa da bunu başaramamaktadır.
Prens Nehludov, Katyuşa’nın, siyasi suçluların arasında kalmasını sağlar. Katyuşa, Nehludov'u çok sevmekte onun her dediğini yerine getirmektedir. Prens Nehludov istedi diye içkiyi ve sigarayı da bırakmıştır. Simonson adlı bir siyasi bir suçlu Katyuşa'nın son derece iyi, gururlu ve çok acılar çekmiş bir kadın olduğunu fark etmiş ve ona karşı çok iyi hisler duymaya başlamıştır. Katyuşa ise Simonson gibi bir adamın sevgisini kazanmaktan çok mutludur. Simonson, Katyuşa'ya evlenme teklifi eder. Katyuşa da kabul eder. Simonson'la evlenmesi Nehluvon'un da kurtuluşu olacaktır.
Bu arada Prens Nehludov, Çar'a ulaşmış ve Katyuşa'nın suçsuzluğu belgelenmiştir. Prens Nehludov bu haberi Katyuşa'ya verir ve hemen evlenmek ister. Katyuşa evlenme teklifini reddederek Simonson ile evleneceğini söyler. Bunlar Prens Nehludov'u bir yandan çok rahatlatmış ama bir yandan da hüzün ile doldurmuştur. Siyasi suçluların yanında yetişen Katyuşa, onun olmasını istediği gibi hayran olunacak, sevilecek üstün niteliklere sahip bir kadın olmuştur. Katyuşa'nın bir başka adamı seviyor olması ve onun tarafından reddedilmesi onu boşluğa itmiştir.
Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kitap Hakkında Bilgi :
Tolstoy'un en önemli üç romanından biri olan Diriliş, insanın yozlaşmış toplum içinde geçirdiği sarsıcı değişimin, vicdanla dirilişin romanıdır. Zengin Prens Nehlüdov, hizmetçi Maslova'yı baştan çıkarıp terk ederek hırs ve arzularının peşinden gider. Yıllar sonra bir mahkeme salonunda Maslova ile karşılaşır Nehlüdov. Onu bu batağa kendisinin ittiğinin farkına varan prens, adaletin yerine gelmesi için elinden geleni yapacak, bu köklü değişimin yaşamını dönüştürmesini yürekten kabullenecektir.
Diriliş, vicdan azabının ezici baskısını anlatırken, ceza hukukuna, gelir dağılımına, soylulara, mülkiyet hakkına ve sosyal adaletsizliğe de ağır eleştiriler yöneltir. Eserlerinde ahlaki değerlere vurgu yapan Tolstoy, bu romanında toplum tarafından öldürülen insan ruhu, vicdanı ve inancının yeniden diriliş ihtimalini sorgular.
"Edebiyat Tolstoy'u etkisi altına aldığı zamanlarda bir yazar olmak hayli basit ve keyiflidir; bu vakte kadar hiçbir şey başaramadıysanız ve bugün de hâlâ elinizde bir şey yoksa bile… Bu, aksi durumdan daha korkunç bir şey değildir; çünkü Tolstoy hepimiz adına başarır: Edebiyat üzerine kurulmuş tüm ümitlerin ve beklentilerin hakkını verir her defasında."
-Anton Çehov-
Eser 1899 senesinde yazılmıştır. Tolstoy'un en sevilen romanlarından biridir. Eser, Tolstoy'un toplumsal eşitsizliğe, üst sınıfların kalpsizliğine, suçluluk duygularına, Çarlık Rusya’sı bürokrasisi ve elit tabakasına yönelttiği eleştirel bir romanıdır. Eser, yüksek sınıfın aşağı sınıfı sömürmesini, toplumsal eşitsizliği ve insanların kendini yeniden var etme gayretini ve Rus ceza hukukunu eleştirmiştir.
Kitabın Özeti :
Katyuşa, hizmetçi olarak çalışan, oldukça alımlı ve yüreği iyiliklerle dolu genç bir kızdır. Annesi o üç yaşındayken ölmüştür. Pek çok iş aramış ama sarkıntılık yapan erkeklerin yüzünden düzgün iş bulamamış ve sonunda Prens Dimitry Nehludov'un halasının evine evlatlık olarak girmiştir. Prens Dimitry halasının evine gider. İlk zamanlar Katyuşa'yı fark etmeyen Dimitry, bir oyun esnasında Katyuşa'nın elini tutar ve heyecanlanır. Sonrasında ise gözü sürekli Katyuşa'dadır. Onunla evlenmesinin imkansız olduğunu bildiği halde ona aşık olmuştur. Bu aşk, saf bir aşktır. Katyuşa da prense aşık olmuştur ancak duygularını hiçbir zaman dile getirmez. Prens o yaşlardayken bazı düşünürlerin sözlerini benimsemiş, toprak mülkiyetine karşı olan, saf sevgiden yana olan bir gençtir.
Prensin bastırdığı duygu bir anda yeşerir ancak günler geçtikçe onun istediği tek şey Katyuşa'ya sahip olmaktır. Herkesin yaptığı gibi kendisinin de sadece zevkini düşünmesinin normal olduğuna kendini inandırır. Bir gece Katyuşa'ya sahip olur ve ertesi gün oradan ayrılırken Katyuşa'nın eline yüz ruble sıkıştırır. Böylece her şeyin yoluna girdiğine inanmaktadır. O günden sonra da bir daha o kız ile ilgilenmez.
Soylular hayatını zevk ve eğlencesi içinde yaşamaktadır. Katyuşa, bu ilişkiden sonra hamile kalmış çocuğunu doğurduktan sonra Prens Dimitry Nehludov’un halası Katyuşa’yı evden kovmuştur. Prens gittikten beş ay sonra hamile olduğunu anlayan Katyuşa hanımlarının yanından ayrılır. Bir süre teyzesinde idare eder. Doğum yaptıktan sonra sürekli iş aramakla vakit geçirir. İş bulur ancak, her bulduğu işte ona rahat vermeyen, sürekli ona asılan birileri olur. Bu sebepten de Katyuşa hiçbir işte devamlılık sağlayamaz. Oldukça güzel ve alımlı olan Katyuşa, ne yazık ki geneleve düşer. Artık insanların sadece zevkleri uğruna yaşadığını düşünür ve kendisini bu yeni hayatının akışına bırakır. Lüks yaşayıp, çok para kazanmak onu tatmin etmeye yeter. Dimitry'i ise çoktan unutmuştur. Bir gün otelde müşterisini uyutmak için kat görevlisinin tavsiyesi ile uyku ilacı olduğunu düşündüğü içkiyi verir. Müşteri içkiyi içtikten sonra ölür. Katyuşa cinayetten tutuklanarak cezaevine gönderilir.
Prens ise annesinin ölümünden sonra yardımcılarıyla yaşadığı kocaman evinde mutludur. Kendisine göre çevresi ve hayat tarzıyla her şeyin yolunda olduğuna inanmıştır. Evlenip evlenmemekte kararsız kaldığı asillerden birinin kızı olan Missy adlı kızla görüşmekte ve aynı zamanda bitirmeye çalıştığı bir yasak aşkı bulunmaktadır.
Her şeyi unutmuş olan Prens Nehludov ağır ceza mahkemesindeki bir dava için Jüri üyesi seçilmiştir. Fakat yer aldığı bu davada onu bekleyen çok acayip bir sürpriz vardır. Ağır ceza mahkemesinin ilk oturumunda zavallı Katyuşa'yı zehirleme zanlısı olarak karşısında görür.
Bu olay üzerine ve dinlediği Katyuşa’nın öyküsü Nehludov'un ruhunda derin bir sarsıntı açar. Olan her şeyin suçlusu esasında kendisidir. Bu duygu onun hayatında çok büyük bir değişime yol açmıştır. Bu büyük değişiklik, sadece Katyuşa'yı kurtarma isteğinden gelmemektedir. Artık bambaşka biri olmuştur.
“Bu büyük günahını bağışlatmak için hayatını baştan sona değiştirecek, boşluğuna inandığı gündelik şatafatlı yaşayışının bütün zincirlerinden kendisini kurtaracaktır. Onca asıl hayat, dış süslerden, kabuklardan temizlenmiş olan ruhun, kurtuluşu aşk yolunda araması, başkaları için kendisine kıymasıdır.”
Aradan on yıl geçmesine rağmen Katyuşa'yı tanır. Bir taciri zehirleyip öldürmekle ve parasını çalmakla suçlanmaktadır. Yanında iki sanık daha vardır ve bunlar da kendilerinin suçsuz olduğunu söyleyip bütün suçu Katyuşa'ya atmaya çalışmaktadır. Uzun süren bir mahkemenin ardından karar aşamasında jürinin toplantı yapması söylenir ve herkes Katyuşa'nın suçsuz olduğuna inanır. Ancak gözden geçirilmesi gerekilen bazı şeyler unutulur ve Katyuşa kürek cezasına mahkum edilir. Mahkemeden sonra ise unutulan şeylerin farkına varılır ancak elden bir şey gelmez. Prens, Katyuşa'nın yaşadığı hayatı öğrenince kendini suçlar ve yapılan hatayı telafi edebilmek için Katyuşa'ya bir avukat tutmaya karar verir. Karar temyize giderse Katyuşa'nın kurtulabileceğini düşünür. Jürinin yanlış yazdığı bir cümle yüzünden bir iki ay ceza ile kurtulacakken mahkemede yapılan hatalar nedeniyle Katyuşa’ya çok ağır bir ceza verilmiş zavallı kız dört yıl sürecek olan kürek mahkûmu olmuştur.
Prens Nehludov ne pahasına olursa olsun Katyuşa'yı kurtarmayı aklına koyar. Bu olan biten her şeyin kendi suçu olduğunu düşünmektedir. Vicdanı ona büyük baskı yapmaktadır. Katyuşa'ya yaptığı kötülük aklına geldikçe her şeyden iğrenmeye başlar. Zevk duyduğu her şey ona öyle itici gelmeye başlar ki kimseye tahammül edemez. Görkemli evine, hizmetçilerine, asil arkadaşlarına hatta Missy'e bile. Böylece Katyuşa ile evlenerek bu hatalarını örtbas edecek vicdanını rahatlatacaktır. Prens Nehludov validen aldığı özel izinle Katyuşa ile sık sık görüşmeye başlar. Ona evlenme teklifinde bulunur ama çok zeki bir kadın olan Katyuşa kendisiyle sadece vicdanını rahatlatmak için evlenmek istediğini anlamıştır.
Katyuşa'nın koğuşundaki kadınlar Nehludov'un kendilerine de yardım etmesi için Katyuşa'dan yardım ister. Nebludov, mahkûmlarla yakınlaşmaya başladıkça, onların kötü insanlar olmadıklarını yaptıkları şuçları hayat şatlarından dolayı işlediklerini anlamaya başlamıştır. Mahkûmların pek çoğunun gerçek suçlu olmadıklarını gerçek suçlunun eşitsizlik adaletsizlik ve kötü hayat şartları olduğunu anlamıştır. Katyuşa'nın evlilikle ilgili fikri hala değişmemiştir. Kendice Dimitry'nin hayatını mahvetmek istememektedir. Bu sebepten de onu hep reddeder.
Prens artık çok hoşlanmadığı soylu tanıdıklarından da yardım ister. Ancak temyiz başvurusu reddedilir. İkinci bir şans olarak Çar'a af dilekçesi gönderir. Prens Nehludov’un bütün çabasına rağmen Katyuşa Sibirya’ya sürülmüştür. Nehludov da elindeki mal varlığını harcayarak Katyuşa ile Sibirya’ya gitmeye karar verir. Sibirya yolculuğu mahkûmlar için dayanılmaz geçmekte, gardiyanlar mahkûmlara çok kötü davranmaktadır. Nehludov bu kötü muameleleri önlemek için elinden geleni yapsa da bunu başaramamaktadır.
Prens Nehludov, Katyuşa’nın, siyasi suçluların arasında kalmasını sağlar. Katyuşa, Nehludov'u çok sevmekte onun her dediğini yerine getirmektedir. Prens Nehludov istedi diye içkiyi ve sigarayı da bırakmıştır. Simonson adlı bir siyasi bir suçlu Katyuşa'nın son derece iyi, gururlu ve çok acılar çekmiş bir kadın olduğunu fark etmiş ve ona karşı çok iyi hisler duymaya başlamıştır. Katyuşa ise Simonson gibi bir adamın sevgisini kazanmaktan çok mutludur. Simonson, Katyuşa'ya evlenme teklifi eder. Katyuşa da kabul eder. Simonson'la evlenmesi Nehluvon'un da kurtuluşu olacaktır.
Bu arada Prens Nehludov, Çar'a ulaşmış ve Katyuşa'nın suçsuzluğu belgelenmiştir. Prens Nehludov bu haberi Katyuşa'ya verir ve hemen evlenmek ister. Katyuşa evlenme teklifini reddederek Simonson ile evleneceğini söyler. Bunlar Prens Nehludov'u bir yandan çok rahatlatmış ama bir yandan da hüzün ile doldurmuştur. Siyasi suçluların yanında yetişen Katyuşa, onun olmasını istediği gibi hayran olunacak, sevilecek üstün niteliklere sahip bir kadın olmuştur. Katyuşa'nın bir başka adamı seviyor olması ve onun tarafından reddedilmesi onu boşluğa itmiştir.
7 Haziran 2019 Cuma
100 Temel Eser Lise Kitap Sınavı Yarışması Soruları 62-81 ve Cevap Anahtarı 4
VADİDEKİ ZAMBAK (62-65.SORULAR)
62- “Vadideki Zambak” adlı eser ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Roman, Felix’in, Kontes Natalie’ye yazdığı bir mektupla başlar.
B) Romanda anlatım birinci tekil kişi ağzından yapılmıştır.
C) Roman, Felix’in hayatını anlattığı uzun mektup silsilesi şeklinde yazılmıştır.
D) Romanın sonunda Natalie’nin Felix’e yazdığı mektup yer alır.
E) Romandaki olaylar 1809-1836 yılları arasında İngiltere’de geçmektedir.
63.“Vadideki Zambak” adlı romanın yazılış amacı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kendinin bilge olduğunu ispat etmektir.
B) Savaşın acımasızlığını vurgulamaktır.
C) Hazinenin fakirlere dağıtılmasını sağlamaktır.
D) Toplumda yerleşmiş kuralların neler olduğunu ortaya çıkarmaktır.
E-) Başkasına yapılan kötülük karşılıksız kalmayacağını vurgulamaktır.
64. ‘Vadideki Zambak’ adlı eserin baş kahramanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cihangir Şah
B) Cervantes
C) Felix de Vandessne
D) Turgenyev
E) Jarvis
65. ‘Vadideki Zambak’ adlı romandaki ‘Sevmediği,sert bir adamla evlidir. Felix’e âşık olduğu halde ahlakını hep muhafaza eder. Bu uğurda Felix’i kaybetmeyi dahi göze alır.’ Karaktere sahip kadının ismi nedir?
A) Henriette de Mortsauf
B) Lorry
C) Madam Defarge
D) Luise
E) Madam Bovary
SEFİLLER (66.-70.SORULAR)
66. Madlen’in gerçek adı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Javert
B) Bay Tenardiye
C) Jan Valjan
D) Fauchelevent
E) Gavroş
67. Jan Valjan Cosette’yi (Kozet) Tenardiye’in elinden kurtardıktan sonra birlikte nerede yaşamaya başlamışlardır?
A) Fantine’nin evinde
B) Kendi evinde
C) Otelde
D) Kilisenin misafirhanesinde
E) Fauchelevent kaldığı bayanlar manastırının
arkasındaki kulübede
68. Jan Valjan’ın Myriel’e verdiği söz aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir daha hırsızlık yapmama
B) Bir daha kasabaya uğramama
C) Çaldıklarını geri verme
D) İyi bir insan olma
E) Arkadaşlarına kötü söz söyleme
69. Sefiller adlı romanda XI. Yüz yılın üç sorununun eşleştirilmiş şekli aşağıdakilerden hangisidir?
1. Erkeğin A. Açlık yüzünden kötü yola düşmesi
2. Kadının B. Eğitimsizlik yüzünden cahil kalması
3. Çocuğun C. Yoksulluk yüzünden alçalması
A) 1-C 2-A 3-B
B) 1-A 2-B 3-C
C) 1-C 2-B 3-A
D) 1-B 2-A 3-C
E)1-A 2-C 3-B
70. Kitap hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır ?
A) Yazar kitabı gerçek olaylardan esinlenerek yazmıştır.
B) Yazar kitapta kendi hayatını anlatmıştır.
C) Kitabın yazıldığı dönemde halkın bir kısmının refah seviyesi yüksek bir kısmının düşüktür.
D) Kitabıın yazıldıgı dönemlerde işlenen suçlara ağır cezalar verilmektedir.
E) Kitap dönemine ayna olmuştur.
FAUST (71.-73.SORULAR)
71.Bu eser yazarın neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamlayabildiği bir başyapıttır. 18 yaşında eseri yazmaya başlayan yazar ölümünden kısa bir süre önce 83 yaşında ancak eseri tamamlayabilmiştir.
Yukarda bahsedilen yazar ve eserin adı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Goethe-Faust
B) Charles Dickens-Đki Şehrin Hikayesi
C) Victor Hugo-Sefiller
D) Goethe-Genç Werther’in Acıları
E) Turgenyev-Babalar ve Oğullar
72. Ünlü Alman yazar Goethe’nin eserinin konusu çok eski bir öyküden alınmıştır. Teması şeytanla bahse giren insanoğludur. Bahsedilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Genç Werther’in Acıları
B) Faust
C) Fırtına ve Coşku
D) Renk Teorisi
E) İnsanın Öyküsü
73. Oyun, gökyüzünde mukaddime ile başlar. İsrafil, Cebrail, Mikail ve Mefistofeles arasında bir diyalog geçer. Mefistofeles ile diğer melekler arasındaki farklılık bu konuşmayla ortaya çıkar. Konuşmalardan Mefistofeles’in ...................... olduğu anlaşılır. Konuşmaya Tanrı da katılır. Mefistofeles, Tanrı ile bir yarışa girer. Gökyüzü kapanır ve melekler dağılır.
Yukarıdaki noktalı yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A) İnsan
B) Azrail
C) Şeytan
D) Yazar
E) Werther
ROBİNSON CRUSOE (74-77.SORULAR)
74. Bir gemiyle ticaret yapmak için başka ülkelere giderken deniz kazasına uğrayarak bilmediği ıssız bir adada uzun yıllar kalmak ve yaşam mücadelesi vermek zorunda kalan bir adamın hikâyesini anlatan romanın adı ve yazarı hangi şıkta doğru olarak verilmiştir?
A) Adadaki Yıllarım-Robinson Crusoe
B) Captain Singleton-Charles Dickens
C) Deniz Yolculuğu-Jules Verne
D) Dünyanın Merkezine Seyahat –Jules Verne
E) Robinson Crusoe-Daniel Defoe
75. Bir gemiyle ticaret yapmak için başka ülkelere giderken deniz kazasına uğrayarak bilmediği ıssız bir adada uzun yıllar kalmak ve yaşam mücadelesi vermek zorunda kalan bir adamın hikayesinin anlatıldığı romanı başkahramanının ülkesi ve yaşadığı şehir hangi şıkta doğru olarak verilmiştir?
A) İngiltere-Londra
B) Portekiz-Lizbon
C) İngiltere-York
D) Fransa-Paris
E) Mısır-Kahire
76. Robinson Crusoe bir deniz kazası sonucu düştüğü adada kaç yıl kalmıştır?
A) 18
B) 8
C) 7
D) 35
E) 28
77. Robinson’un adada evcilleştirdiği yabani hayvan nedir?
A) Maymun
B) Keçi
C) Köpek
D) Kedi
E) Ceylan
SUÇ VE CEZA (78–81.SORULAR)
78. Dostoyevski’nin yazdığı romanların genel özelliklerine bakıldığında hangisi söylenemez?
A) Geçimini sağlamak için durmadan yazıyordu.
B) Eserlerinde güçlü psikolojik çözümlemeler vardır.
C) İnsan ruhunu kendi hayat tecrübelerini de katarak ustaca yansıtmıştır.
D) Sibirya’ya kürek mahkumluğuna gönderildiği yılları anlatmıştır.
E) Çocukluğundan beri rüyalarını dolduran yoksul,merhamete layık insanlardan bahseder.
79. Roman kahramanlarından Raskalnikov nerede yaşamaktadır?
A) Pis ve köhne bir odada
B) Malikanede
C) Rusya’da kasabada
D) Lüks ve temiz odada
E) Nehir kenarında dairede
80. Raskalnikov’un en iyi arkadaşı olan Rozumih’in kişilik özelliği olarak hangisi söylenemez?
A) Çok zeki biriydi
B) Canı istediğinde çok içki içerdi
C) Hiçbir yenilgiye üzülmez, hiçbir şey onu ezemezdi.
D) Karamsar bir karaktere sahiptir
E) Soğuğa ve açlığa dayanabilirdi
81. Raskolnikov kaç ay ev kirasını ödeyemedi?
A) 3 ay
B) 4 ay
C) 5 ay
D) 6 ay
E) 7 ay
Cevap Anahtarı :
62-E 63-D 64-C 65-A
66-C 67-E 68-D 69-A 70-B
71-A 72-B 73-C 74-E 75-C
76-E 77-B 78-D 79-A 80-C
81-B
100 Temel Eser Lise Kitap Sınavı Yarışması Soruları 82-100 ve Cevap Anahtarı 5
ÖLÜ CANLAR (82–85.SORULAR)
82. Ölü Canlar romanında dolandırıcı, maceraperest, insanların inandığı, hareketleriyle insanlara kendini sevdiren karakter kimdir?
A) Karabochka Anne
B) Nozdryev
C) İvonavich Chichikov
D) Sobokevich
E) Manilov
83.Pavel İnonavich Chichikov’un asıl mesleği nedir?
A) Üniversite danışmanı
B) Gümrük dairesinde memur
C) Zengin toprak sahibi
D) Sahtekar,dolandırıcı
E) Vali yardımcısı
84. Chickov’un yaptığı sahtekarlıkları anlatan, her şeyi ortaya çıkaran kişi kimdir?
A) Nozdryev
B) Petrushka
C) Plevskin
D) Manilov
E) Selifah
85. 1809’da Ukrayna’da doğmuştur. Hayatı zorluklar içinde geçmiştir. Geçimini sağlamak için özel öğretmenlik yapmıştır. Hayatının son yıllarında yazdığı bazı yazılardan dolayı tüm dostları onu terk etmiştir. Sıkıntılara dayanamayıp depresyona girer, bunun sonucunda hiçbir şey yemeyerek 9 gün içinde ölür. Başlıca eserleri Palto, Ölü Canlar...vs. olan sanatçı kimdir?
A) Faust
B) Victor Hugo
C) Gogol
D) Charles Dickens
E) Tolstoy
BABALAR VE OĞULLAR (86-89.SORULAR)
86. Roman kahramanlarından Bazarov ne şekilde ölmüştür?
A) Tifodan ölmüştür
B) Pavel’le yapılan düelloda
C) Kendini silahla vurmuştur
D) Yemekten zehirlenerek
E) Kendini asarak
87. Babalar ve Oğullar isimli romanda olaylar hangi yılda geçmektedir?
A) 1860
B) 1859
C) 1861
D) 1862
E) 1863
88. Değer yargılarını hiçe sayan,hiçbir şeye inanmayan, topluma küskün, özellikle Rus toplumundaki sınıflarla alay eden, Nihilizmi savunan kişiler, aşağıdaki hangi şıkta doğru olarak verilmiştir?
A) Feniçka-Nikolav Petroviçh
B) Pavel-Nikoloi Petroviç
C) Bazarov-Arkadi Nikoloviç
D) Vasiliç Bazarov- Anna Odirtsova
E) Katya- Arkadiy Nikoloviç
89. Babalar ve Oğullar isimli eserde hangi akımın etkileri görülür?
A) Klasizim
B) Romantizm
C) Sembolizm
D) Natüralizm
E) Realizm
SAVAŞ VE BARIŞ (90–92.SORULAR)
90. Birçok Yazar tarafından “Dünyanın en büyük romanı” olarak nitelendirilen, Rus-Fransız savaşlarını konu alan, beş yüze yakın kişi bulunan eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Foust
B) Suç ve Ceza
C) Savaş ve Barış
D) Vadideki Zambak
E) Goriot Baba
91. Prens Nikoloi Bolkonski kızı marya ile nerede yaşamaktadır?
A) Smolesk Civarında Malikanede
B) Saint Petersburgda malikanede
C) Moskova’ da küçük bir kasabada
D) Fransa’da bir köyde
E) Rusyada Çiftlikte
92. Savaş ve Barış romanı üç ailenin başından geçen olayları anlatmaktadır. Bu ailelerin isimleri hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Roskolnikov –Rostov _Bolkonski
B) Rostov – Bolkonski – Bezuhov
C) Bezuhov – Chichikov – Manilov
D) Bezuhov – Rostov – Marme Tedou
E) Bolkonski –Carton -Manette
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ (93-95.SORULAR)
93. Ünlü İngiliz romancı Charles Dickens’in “İki Şehrin Hikayesi “ adlı romanında olayların geçtiği iki şehir aşağıdakilerden hangileridir?
A) Newyork-Paris
B) Paris-Venedik
C) Londra –Paris
D) Paris –Berlin
E) Newyork-Londra
94. İki Şehrin Hikayesi adlı romanda görüldüğünden bahsedilen hayalet hangi şehirde görülmüştür?
A) Londra
B) Cock Lane
C) Westminister
D) Paris
E) Newyork
95. İki Şehrin Hikayesi adlı romanda Defargelerin meyhanesine asiller tarafından casus olarak gönderilen kişi kimdir?
A) Charles Barney
B) Jarvis Lorry
C) Jery Crancher
D) Gaspard
E) John Barsad
BEYAZ DİŞ (96-97.SORULAR)
96. Aşağıdakilerden hangisi “Beyaz diş” romanının kahramanlarından biri değildir?
A) Matt
B) Scott
C) Lip Lip
D) Bovary
E) Kische
97. ”Beyaz Diş” romanının yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dostoyevski
B) Tolstoy
C) Jack London
D) Charles Dickens
E) Goethe
AKDENİZ (98-100.SORULAR)
98. Aşağıdakilerden hangisi Panait ISTRATI’nın Akdeniz adlı eserinin kişilerinden biri değildir?
A) Adrien
B)Mihail
C) Musa
D) Sara
E) Cezmi
99. Panait ISTRATI’nın Akdeniz adlı eserinin türü aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Masal
B) Roman
C) Hikaye
D) Destan
E) Tiyatro
100. Panait ISTRATI’nın Akdeniz adlı eserinin kişilerinden olan Salomon Klein’in özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yahudi bir iş adamıdır. Zengin, çıkarcı, para için her kötülüğü yapabilen biridir.
B) Adrien'e her konuda destek olan, bekâr bir Yahudi esnaftır.
C) Asker kaçağı olduğu için Mısır'a kaçmış, kolay yoldan para kazanmak isteyen bir kişidir.
D) Çok güzel, sarışın bir genç kızdır. Bir aşk uğruna ailesini terk eder.
E) Adrien'le aynı mesleği badanacılık yapan, altmış yaşlarında bir Yahudidir.
Cevap Anahtarı :
82-C 83-B 84-A 85-C
86-A 87-B 88-C 89-E 90-C
91-A 92-B 93-C 94-B 95-E
96-D 97-C 98-E 99-B 100-A
21 Mayıs 2019 Salı
İnsan Ne İle Yaşar (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kitap Hakkında Bilgi :
Anna Karenina ve Savaş ve Barış gibi dünya edebiyatına kazandırdığı başyapıtlarla tanınan Rus romancı Lev Nikolayeviç Tolstoy, yaşamının son otuz yılında din, devlet, toplum, birey, özgürlük gibi kavramlar üzerine yoğunlaşmış ve bu konularda eserler vermiştir. Bu döneme ait olan "İnsan Neyle Yaşar?" kitabında insan yaşamına dair hayati sorular sorarken, bu soruları iyilik-kötülük; yaşam-ölüm, harislik-kanaatkarlık benzeri karşıtlıkları temel aldığı ahlaki bir çerçevede yanıtlar. Bu ibret verici meselleri didaktik bir tarzda kaleme alan Tolstoy aynı zamanda kısa öykü yazma konusundaki becerisini de gözler önüne serer.
Zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Tolstoy, hayatını hakikati aramakla geçirdi. Bu arayış öyle güçlüydü ki ona yaklaşabilmek için sonunda yaşadığı refah dolu hayattan tamamen vazgeçip yoksul halkın arasına karıştı.
Yalnız bir sanatçı değil, bir hakikat arayıcısının en çarpıcı hikâyeleri bu kitapta bir araya geldi.
Bu kitap gerçekle ilişkinizde bir başlangıç olabilir.
Yüce yaratıcı, insanları birbirinden ayrı ayrı yaşamalarını değil de birlik halinde yaşamalarını istediğinden fert olarak kendi ihtiyaçlarını değil de birbirlerinin ihtiyaçlarını görebilecek güçler bahşetmiştir insanoğluna. Tanrı, görevi olmasına karşın yeni doğum yapmış bir annenin ruhunu, acıma duygusuna yenik düştüğü için alamadan dönen ölüm meleğini üç şey öğrenmesi için insan suretine büründürerek dünyaya gönderir:
İnsanın içinde ne barındırdığını öğren İnsana neyin verimediğini öğren İnsanın ne ile yaaşdığını öğren
Bu üç bilgiyi öğrendiğinde, yani insanı tanıdığında melek yaratıcısının sonsuz merhametini de öğrendiği için tekrar göğe yükselir.
Kitabın Özeti :
Simon adlı bir tüccar ailesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Durumları pek de iyi değildi. Kış gelmişti ve ısınacak bir deriye ihtiyaçları vardı. Adam ayakkabı tamirciliği yapıyordu. Bunu alabilecek kadar parası yoktu. Adam borç verdiği köylülerden parasını alırsa deriyi alabileceğini düşündü. Fakat köydeki kişiler Simon'a paralarının olmadığını söylediler. Simon çok üzüldü. Elindeki parayla bir meyhaneye girdi ve şarap aldı. Meyhaneden çıkışta; kilisenin önünden geçerken, çıplak bir adam gördü. Adamın üstüne bir şeyler giydirdi, adamı alıp evine götürdü. Adamın karısı başta bu adama yakınlık göstermedi; ama sonra adama alıştı. Adam geldiğinden beri ilk kez gülümsemişti. Simon buna çok şaşırdı. Adam, Simon'la birlikte ayakkabıcıda çalışmaya başladı. Adamın adı Michael'di.
Bir gün dükkanlarına zengin bir adam geldi. Ayakkabı diktirmek istedi. Michael adama bakarak ikinci kez gülümsedi. Michael çok çalışkandı ve ustasını geçmeye başlamıştı; fakat bu adama, ayakkabı yerine terlik dikti. Simon bunu görünce çırağına çok kızdı. Biraz sonra zengin adamın yardımcısı geldi ve adamın öldüğünü, ayakkabı yerine terlik dikilmesi gerektiğini söyledi. Simon ve eşi buna şok oldular.
Başka gün ise Simon'un evine ikiz kızları olan bir kadın geldi. Michael bunu görünce üçüncü kez gülümsedi. Kadın, Simon'un eşine bu kızların kendi öz kızları olmadığını söyledi. Kızları için ayakkabı diktirmek istedi. Michael kadın gittiğinde birden melek şekline girdi. Simon ve eşi şok oldu. Michael aslında kendisinin bir melek olduğunu, tanrıya karşı geldiği için cezalandırıldığını söyledi. Tanrının gerçekleri görmesi için ve bazı soruların cevabını bulması için, dünyaya gönderdiğini söyledi. Ve artık kendisi o soruların cevaplarını bulmuştu.
Simon 'un eşinin kendisine merhametli davranmasıyla sevgiyi anladığını, zengin adam dükkana geldiğinde; arkadaşı ölüm meleğini yanında görüp gülümsediğini ve ikiz kızları gördüğündeyse insanın tek yaşayamayacağını anlamıştı. Bunlardan sonra artık gitmesi gerektiğini söyledi ve kayboldu...
ÜÇ SORU
Bir gün dükkanlarına zengin bir adam geldi. Ayakkabı diktirmek istedi. Michael adama bakarak ikinci kez gülümsedi. Michael çok çalışkandı ve ustasını geçmeye başlamıştı; fakat bu adama, ayakkabı yerine terlik dikti. Simon bunu görünce çırağına çok kızdı. Biraz sonra zengin adamın yardımcısı geldi ve adamın öldüğünü, ayakkabı yerine terlik dikilmesi gerektiğini söyledi. Simon ve eşi buna şok oldular.
Başka gün ise Simon'un evine ikiz kızları olan bir kadın geldi. Michael bunu görünce üçüncü kez gülümsedi. Kadın, Simon'un eşine bu kızların kendi öz kızları olmadığını söyledi. Kızları için ayakkabı diktirmek istedi. Michael kadın gittiğinde birden melek şekline girdi. Simon ve eşi şok oldu. Michael aslında kendisinin bir melek olduğunu, tanrıya karşı geldiği için cezalandırıldığını söyledi. Tanrının gerçekleri görmesi için ve bazı soruların cevabını bulması için, dünyaya gönderdiğini söyledi. Ve artık kendisi o soruların cevaplarını bulmuştu.
Simon 'un eşinin kendisine merhametli davranmasıyla sevgiyi anladığını, zengin adam dükkana geldiğinde; arkadaşı ölüm meleğini yanında görüp gülümsediğini ve ikiz kızları gördüğündeyse insanın tek yaşayamayacağını anlamıştı. Bunlardan sonra artık gitmesi gerektiğini söyledi ve kayboldu...
ÜÇ SORU
Bir zamanlar ülkenin birinde bir kral yaşıyordu. Aklına bir soru takılmıştı. Sürekli doğru zamanda işe başlamayı bilirse, kimin sözüne kulak verip, kimden uzak kalması gerektiğini bilirse başarısızlığa uğramayacağını düşünüyordu.
Bunların cevabını bulmak için ülkedeki tüm büyücüleri, âlimleri topladı, hepsine sordu ve aldığı cevaplar onu tatmin etmedi. Sonra başka köyde çok ünlü bir alimin yaşadığını duydu ve o köye gitti.
Kral, bilgeyi toprak kazırken gördü ve elindeki kazmayı alıp, ona yardım etmek istedi. Saatler geçti, bilge hiç sesini çıkarmadan oturuyordu. Kral buna sinirlenip’ ‘sorularıma cevap vermeyeceksen , sarayıma gideyim'' dedi.
O an karnından yaralanmış biri yoldan geçiyordu. Kral o kişiye yardım etti, adamın yaralarını temizledi. Bunun üzerine adam uyanıp, kraldan özür diledi. Aslında kralı öldürmek istediğini ama saraya gittiğinde kralı bulamayıp buraya geldiğini anlattı. Kral adamı affetti. Bunun üzerine bilge krala dönüp şunları söyledi '' hayatta en önemli an şimdidir, en gerekli olan kişiyse yanındaki kişidir ve en önemli uğraş ise iyiliktir.''
İNSANA NE KADAR TOPRAK LAZIM?
Bunların cevabını bulmak için ülkedeki tüm büyücüleri, âlimleri topladı, hepsine sordu ve aldığı cevaplar onu tatmin etmedi. Sonra başka köyde çok ünlü bir alimin yaşadığını duydu ve o köye gitti.
Kral, bilgeyi toprak kazırken gördü ve elindeki kazmayı alıp, ona yardım etmek istedi. Saatler geçti, bilge hiç sesini çıkarmadan oturuyordu. Kral buna sinirlenip’ ‘sorularıma cevap vermeyeceksen , sarayıma gideyim'' dedi.
O an karnından yaralanmış biri yoldan geçiyordu. Kral o kişiye yardım etti, adamın yaralarını temizledi. Bunun üzerine adam uyanıp, kraldan özür diledi. Aslında kralı öldürmek istediğini ama saraya gittiğinde kralı bulamayıp buraya geldiğini anlattı. Kral adamı affetti. Bunun üzerine bilge krala dönüp şunları söyledi '' hayatta en önemli an şimdidir, en gerekli olan kişiyse yanındaki kişidir ve en önemli uğraş ise iyiliktir.''
İNSANA NE KADAR TOPRAK LAZIM?
Köylü bir adam olan Pahom, elindeki paraları toplayarak köyde arazi aldı. O günden sonra hırsı daha da büyüdü. Bir gün başka bir adam gelip az miktarda parayla, daha fazla toprak veren bir yer olduğunu söyledi. Pahom adamı dinleyerek, sözü edilen yere gitti. Oradaki adamlara hediyeler verdi.
Toprak sahipleri ona bir şartla toprak vereceklerini, o da tarlalarında belli bir işaret koyup, güneş batana kadar ne ölçüde yürürse, yürüdüğü kadar toprak alacaktı. Pahom adamın dediğine uyarak öğle zamanı yürüyüşe çıktı. Öğleden sonra Pahom çok zorlandı. Sıcaktan dolayı kendinden geçti, fakat hırsı yüzünden daha da kendini zorladı. Daha fazla toprak almak için kendini hırpaladı ve sonunda öldü. Hırsı yüzünden o kadar toprak alacağına, yüz seksen santimlik bir toprak alabildi.
TEK KIVILCIM TÜM EVİ KÜL EDER
Toprak sahipleri ona bir şartla toprak vereceklerini, o da tarlalarında belli bir işaret koyup, güneş batana kadar ne ölçüde yürürse, yürüdüğü kadar toprak alacaktı. Pahom adamın dediğine uyarak öğle zamanı yürüyüşe çıktı. Öğleden sonra Pahom çok zorlandı. Sıcaktan dolayı kendinden geçti, fakat hırsı yüzünden daha da kendini zorladı. Daha fazla toprak almak için kendini hırpaladı ve sonunda öldü. Hırsı yüzünden o kadar toprak alacağına, yüz seksen santimlik bir toprak alabildi.
TEK KIVILCIM TÜM EVİ KÜL EDER
İvan durumu yerinde köyde yaşayan biriydi. Oğulları ve gelinleriyle yaşıyordu. Yanında baktığı bir de yaşlı bir babası vardı. İvan’ın gelini günün birinde komşularıyla kavga etti. Bunun üzerine aileler de kavgaya karıştı.
Komşusu Gabriel, İvan'ı mahkemeye verdi. İvan’ın babası artık bu konunun uzamaması, onların komşu olduğunu söyledi. İvan babasını dinlemedi. Gabriel, İvan'ın gelinine el kaldırınca, İvan'da Gabriel'i mahkemeye verdi. Gabriel dayak cezasına çarptırıldı.
Gabriel bunun intikamını almak istedi. İvan'ın evini ateşe vermek istedi .Ve sonunda evini ateşe verdi. Bu yangınla nerdeyse köydeki tüm evler yandı. İvan'ın babası da ölünce İvan artık bu kavgayı büyütmek istemedi.
Artık evleri yandı ve Gabriel'le İvan'ın ailesi birlik olup yeniden evlerini inşa ettiler, aile arasındaki kavga bitti ve sonuna kadar mutlu yaşadılar.
Komşusu Gabriel, İvan'ı mahkemeye verdi. İvan’ın babası artık bu konunun uzamaması, onların komşu olduğunu söyledi. İvan babasını dinlemedi. Gabriel, İvan'ın gelinine el kaldırınca, İvan'da Gabriel'i mahkemeye verdi. Gabriel dayak cezasına çarptırıldı.
Gabriel bunun intikamını almak istedi. İvan'ın evini ateşe vermek istedi .Ve sonunda evini ateşe verdi. Bu yangınla nerdeyse köydeki tüm evler yandı. İvan'ın babası da ölünce İvan artık bu kavgayı büyütmek istemedi.
Artık evleri yandı ve Gabriel'le İvan'ın ailesi birlik olup yeniden evlerini inşa ettiler, aile arasındaki kavga bitti ve sonuna kadar mutlu yaşadılar.
18 Mayıs 2019 Cumartesi
İnsan Ne İle Yaşar (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı
A) Doğuştan özürlüydü.
B) Bir trafik kazasında yaralanmıştı.
C) Üzerine babasını kestiği ağaç düşmüştü.
D) Annesi can çekişirken üzerine düşüp ezmişti.
2-) Simon’un mesleği nedir?
A) Çiftçi
B) Kunduracı
C) Doktor
D) Öğretmen
3-) Simon ne için para biriktiriyordu?
A) Yeni bir ev almak için
B) Yeni bir kürk almak için
C) Bir dükkân açabilmek için
D) Eşine mücevher almak için
4-) Aşağıdakilerden hangisi Michael’in öğrenmesi gereken üç gerçekten biri değildir?
A) İnsanın kalbine ne hükmeder?
B) İnsana ne verilmemiştir?
C) İnsan ne ile yaşar?
D) İnsanlarla nasıl dost olunur?
5-) Allah’ın Michael’i cezalandırma sebebi neydi?
A) Michael içkici bir adamdı.
B) Allah’a itaat etmediği için cezalandırıldı.
C) Michael, kötülük yapan bir melekti, insanlara zarar veriyordu.
D) Michael, diğer meleklere kötü davranıyor, onlara kötü sözler söylüyordu.
6-) Aşağıdakilerden hangisi Simon’un yardımcısının cennete geri dönmesi için öğrenmesi gereken hakikatlerden biri değildir?
A) İnsan içinde ne barındırır?
B) İnsana verilmeyen nedir?
C) İnsan ne ile yaşar?
D) İnsana ne kadar toprak gerekir?
7-) Pahom’un malını mülkünü satıp köyden ayrılmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Daha verimli topraklara yerleşerek zengin olma düşüncesi
B) Mahkemenin aleyhinde karar vermesi
C) Köylülerin sürekli arazisine saldırmaları
D) Satın aldığı arazinin borcunu ödeyememesi
8-) Aşağıdakilerden hangisi Mihael’in gülmesini sağlayan olaylardan değildir?
A) Matriyona’nın ona yemek vermesi
B) Bey’in barakaya gelmesi
C) Kadının çocuklarla gelmesi
D) Simon’un ona yardım etmesi
9-) Aşağıdakilerden hangisinde yazar- eser eşleştirmesi yanlıştır?
A) Osmancık-Tağrık BUĞRA
B) Ernest Hemingway- İnsan Ne ile Yaşar?
C) Rene Gulliot- Beyaz Yele
D) Christy Brown- Sol Ayağım
10-) …ardından Simon sordu: “Neymiş o üç hakikat?”
Mihael cevapladı; “ Allah’ın bana söylediği ilk soru şuydu. ‘İnsanın kalbine ne hükmeder?’ ve anladım ki insanın kalbine …………. hükmeder.
“İnsan Ne ile Yaşar” eserinde geçen bu konuşmada boş bırakılan yere ne getirilmelidir?
A) Hırs
B) Çalışma
C) Para
D) Sevgi
11-) Öyküye göre "İnsana Ne Kadar Toprak Lazım"dır?
A) Ekebileceği kadar
B) Ölçebileceği kadar
C) Ev yapabileceği kadar
D) Tabutunu koyacak kadar
12-) "İnsan Ne İle Yaşar" adlı öyküye göre insana ne verilmemiştir?
A) Nerede yaşayacağının bilgisi
B) Kendi ihtiyaçlarının bilgisi
C) Kimin iyi kimin kötü olduğu bilgisi
D) Ne zaman öleceğinin bilgisi
13-) Kundura Ustası Mihael çizme siparişi veren adama çizme yerine ne yapmıştır?
A) Terlik
B) Bot
C) Ayakkabı
D) Nalın
14-) "İnsan Ne İle Yaşar" adlı öyküde aşağıdakilerden hangisine vurgu yapılmaktadır?
A) Dostluk
B) Umut
C) Sevgi
D) Hayal
15-) Sahip olduğu topraklarla yetinmeyen, hırsı yüzünden canından olan çiftçinin adı nedir?
A. Simon
B. Pahom
C. Reis
D. Vasili
Cevap Anahtarı :
1.D 2.B 3.B 4.D 5.B
6.D 7.A 8.D 9.B 10.D
11.D 12.B 13.A 14.C 15.B
İnsan Ne İle Yaşar (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...
15 Nisan 2019 Pazartesi
Savaş ve Barış (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler
Kitabın Adı : Savaş ve Barış
Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kitap Hakkında Bilgi :
Birçok yazar Savaş ve Barış adlı eseri "Dünyanın en büyük romanı" olarak nitelendirmiş ve böyle bir romanın tekrar yazılamayacağını öne sürmüşler. 1805-1813 yıllarında Napolyon Savaşları da denen Rus-Fransız savaşlarını konu alan bu eserde beş yüze yakın kişi bulunmaktadır. Tolstoy, bu romanında, Rusya'daki birçok kesimden insanın hayatını ve geleneklerini ortaya koymaktadır.
Kitap, Napolyon döneminde gecen Rusya ve Fransa arasındaki çekişmeli savaşı anlatmasının yanında saray hayatı ve saray insanlarının bulundukları konumlardan nasıl değişikliğe uğradığı da anlatılmaktadır.
Savaş Rusya ile Fransa arasındaki bitmek bilmeyen vahşet, barış ise kişiler arasında yaşanan aşklardır.
Kitabın Konu Akışı :
Piyer'in babasının hastalanıp ölmesi.
Savaş hazırlıklarının yapılması ve savaşın başlaması.
Piyer ile Helen'in evlenmesi.
Andrey'nin esir düşmesi.
Piyer'in Dologhow ile düello yapması.
Prens Andrey'nin dönüşü ve Prenses Lisa'nın ölümü.
Kont Piyer'in Kontes Helen'i tekrar kabul etmesi.
Andrew'in Natacha'ya aşık olması.
Nataşa'nın Anatol'a aşık olması.
Savaşın tekrar başlaması.
Andre'nin tekrar ortaya çıkması.
Piyer'in esir düşmesi.
Andre'nin ölümü.
Nataşa ile Piyer'in evliliği.
Nikola ile Mari'nin evlenmesi.
Kitap Hakkında Bilgi :
Birçok yazar Savaş ve Barış adlı eseri "Dünyanın en büyük romanı" olarak nitelendirmiş ve böyle bir romanın tekrar yazılamayacağını öne sürmüşler. 1805-1813 yıllarında Napolyon Savaşları da denen Rus-Fransız savaşlarını konu alan bu eserde beş yüze yakın kişi bulunmaktadır. Tolstoy, bu romanında, Rusya'daki birçok kesimden insanın hayatını ve geleneklerini ortaya koymaktadır.
Kitap, Napolyon döneminde gecen Rusya ve Fransa arasındaki çekişmeli savaşı anlatmasının yanında saray hayatı ve saray insanlarının bulundukları konumlardan nasıl değişikliğe uğradığı da anlatılmaktadır.
Savaş Rusya ile Fransa arasındaki bitmek bilmeyen vahşet, barış ise kişiler arasında yaşanan aşklardır.
Kitabın Konu Akışı :
Piyer'in babasının hastalanıp ölmesi.
Savaş hazırlıklarının yapılması ve savaşın başlaması.
Piyer ile Helen'in evlenmesi.
Andrey'nin esir düşmesi.
Piyer'in Dologhow ile düello yapması.
Prens Andrey'nin dönüşü ve Prenses Lisa'nın ölümü.
Kont Piyer'in Kontes Helen'i tekrar kabul etmesi.
Andrew'in Natacha'ya aşık olması.
Nataşa'nın Anatol'a aşık olması.
Savaşın tekrar başlaması.
Andre'nin tekrar ortaya çıkması.
Piyer'in esir düşmesi.
Andre'nin ölümü.
Nataşa ile Piyer'in evliliği.
Nikola ile Mari'nin evlenmesi.
Kitabın Özeti :
Olaylar, RusFransız savaşı esnasında özellikle üç ailenin başından geçmektedir: Bezuhov, Balkonski, Rostov.
Andrey Bolkonski ve olaylar
Prens Nikolai Bolkonski, kızı Marya ile Smolensk civarında bir malikânede yaşamaktadır. Oğlu Andrey ise evlidir ve Saint Petersburg'da oturmaktadır. Mutsuz bir evliliği vardır ve hayatının toplumda yükseleceği zaman anlam kazanacağını düşünmektedir. 1805 seferberliği sırasında, hamile eşini babasının yanına bırakarak Rus ordusuna katılır. Bir süre sonra, kendini göstermeye başlar. Fakat savaşta yaralanır ve yaralı bir hâlde savaş meydanında terk edilir. Andrey bir süre sonra kurtulur ve ailesinin yanına döner. Eşi doğum yaparken ölmüş, doğan oğlu Nikolai ise sağ kalmıştır. Andrey, 1806-1809 yılları arasında ordudan ayrılır ve malikânede hayatının anlamını sorgular. Sürekli yeni akımların peşinde koşar. Bir gün, Kont Uya Andreiç'in kızı Nataşa ile arkadaşlık etmeye başlar ve ona âşık olur. Fakat babası bir süre için evlenmelerine izin vermez. Nataşa ile nişanlılığını duyurmaz. Nataşa'yı bir süre şehirden ayrılmak zorunda olduğu için Pierre Bezuhov'a emanet eder.
Nataşa, Pierre'in kötü yürekli karısı Elena'nın ahlaksız emellerine alet olur. Elena, Nataşa'yı kardeşi Anatol Kuragin'le tanıştırır. Aralarında bir ilişki başlar. Oysa Anatol evlidir. Nataşa onun evli olduğunu anlayınca hata yaptığını kabullenir. Bu ilişkiyi duyan Andrey hüsrana uğrar.
Andrey, hayatına neşe katan Nataşa'nın ihanetini kabullenemez. Tekrar orduya katılır. Bu arada babası kalp sektesinden ölür. Marya malikânede yapayalnız ve savunmasız kalır. Nataşa'nın kardeşi ve Andrey'in arkadaşı Nikolai Rostov ona yardım eder. Bu arada savaşta yaralanan Andrey Moskova'ya getirilir. Nataşa ve ailesi onu bulur. Nataşa ile Andrey barışırlar. Fakat Andrey kısa bir süre sonra ölür ve oğlu Nikolai'ı Rostov'la evlenen Marya büyütür.
Pierre Bezuhov ve Olaylar
Pierre, Kont Bezuhov'un gayrimeşru çocuğudur. Romanın başında ölmek üzere olan babasının başı ucundadır. Babası kendisini nüfus kütüğüne geçirmiş ve yüklü bir mirasın vârisi olmuştur. Fakat Kont'un ilk vârisi olan Vasili Kuragin bu vasiyetnameyi yok etmeye çalışır, başaramaz. Bunu beceremeyince Pierre'i kandırır ve kızı Elena ile evlendirir. Elena, tutkularının esiri olan, ahlaksız fakat sosyetenin önde gelen kadınlarından biridir. Pierre, onun başkaları ile olan ilişkilerine anlayınca ayrılırlar.
Pierre, mason teşkilatına katılır. Bu akımın etkisiyle malikânesinin bulunduğu yerde okul ve hastane yapmaya kalkar. Fakat masonlarla ilgili olarak hayal kırıklığına uğrar bir süre sonra.
Pierre, aynı zamanda Andrey'in en yakın arkadaşıdır. Onun Nataşa ile birleşmesi için elinden geleni yapar; fakat başarılı olamaz. Ayrıca o da Nataşa'ya ilgi duymaya başladığı için ondan uzaklaşır.
İki yıl sonra, Pierre'in karısı ölür. Pierre, Fransız kuvvetlerinin Rusya'yı istila etmesi sebebiyle Borodino savaşına katılır. Savaştan sonra Pierre şekil ve kıyafetini değiştirir ve Napolyon'u öldürmeye karar verir. Fakat esir düşer. Pierre esir düştüğü sırada dine sarılır ve mason anlayışından tamamen uzaklaşır.
Pierre, esaret sonrası malikânesine döner ve Nataşa ile evlenir. Yedi sene geçmiştir. Sosyal idealizmini devam ettiren, mutlu bir aile sahibi biridir.
Nikolai Rostov
Rostov ailesi, daha sıradan ve iyi niyetli İnsanlardan oluşur. Ailenin yeğeni Sonya çocukluğundan beri Nikolai'ı sevmektedir. Nikolai, 1805 yılında bir subay olarak Avusturya'ya gider. Bir çarpışma sırasında yaralanır ve savaştan aşırı derecede korkar. Fakat malikânesine döndüğünde ailesi onu bir kahraman gibi karşılar. O da savaşı olduğundan daha büyük, kendisini daha cesur gösterir. Bundan sonra birkaç savaşa daha katılır ve iyi bir harp subayı olur.
Aile maddi sıkıntı içindedir. Çocukların zengin birileriyle evlenmelerini arzu etmektedirler. Bu yüzden, Nikolai'ın Sonya ile evlenmesine karşıdırlar. Nikolai bir süre sonra kahramanlık madalyasına layık görülür. Bu arada Nikolai, Marya ile ilgilenmeye başlar, bir süre sonra da ona âşık olur. Fakat hâlâ Sonya ile nişanlıdır.
Moskova yanmıştır. Rostov ailesi tüm mallarını, mülklerini kaybeder. 1813'te ailenin reisi kont ölür. Malikâne satılır ve bir başka ev kiralanır. Sonya, bu şartlar altında Nikolai'a bir mektup göndererek aralarındaki ilişkiyi sonlandırır. Marya Bolkonski ile evlenebilecektir. Nikolai, hayatını muhafazakâr bir kır centilmeni olarak sürdürmeye başlar. Aileler arası evlilikle birleşen bir mutlulukla, ülke içindeki barışla roman son bulur.
Kitabın Kahramanları, Kişileri :
Prens Nikolai Andreiviç Bolkonski: Orduda başkumandanlık yapmış ve emekli olmuştur bir kişidir. Kavgacı, otoriter bir insandır.
Adrey Nikolayeviç Bolkonski: Prensin oğludur. Melankolik, şerefine düşkün, kabiliyetli bir insandır.
Marya Bolkonski: Prensin kızıdır. Evine düşkün, sadık bir kadındır. Yalnız yaşar. Nikolai Rostov ile evlenir.
Kont Krill Vladimiroviç Bezuhov: Pierre'in babasıdır. Züppe, çapkın bir kişidir.
Nataşa Rostov: Uçarı, şen, Rostovların küçük kızıdır. Pierre ile evlenir.
Prens Vasili Sefgyeviç Kurağın: Bezuhov ailesinin önceki vârisidir.
Anatol Kuragin: Vasili'nin müsrif, çapkın oğludur.
Kont Uya Andreiç Rostov: Moskova sosyetesinin önde gelenlerindendir. Tutumsuz biridir.
Nikolai Rostov: İstikrarsız bir gençlik yaşayan sonra ailenin sorumluluğunu alan Kont Rostov'un oğludur.
Pierre Bezuhov: Kont Bezuhov'un gayrimeşru oğludur. Nazik, iyi niyetli, idealist bir insandır. Nataşa ile evlenir.
8 Nisan 2019 Pazartesi
Anna Kareninna (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Anna Kareninna
Kitabın Adı : Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kitap Hakkında Bilgi :
Rus edebiyatının tanınmış romanlarından olan Anna Karenina, realist bir eserdir. Tolstoy, bu eserinde kişileri tek tek ruhsal açıdan incelemiş, romanına psikolojik boyut kazandırmıştır. Anna Karenina’da dürüst bir ev liliğin getirdiği mutlulukla evlilikteki yasak aşkın yol açtığı yıkım anlatılır. Bu romandan 19. yüzyıl Rus aile yapısı hakkında bilgiler edinilebilir.
Kitabın Özeti :
Anna Karenina, Rus aristokrasisine mensup şık ve güzel bir kadındır. Kibarlığı ve saygıdeğer kişiliği ile çevresinde hayranlık uyandırmaktadır. Kocası, yüksek bir devlet memurudur. Anna Ka-renina’nın monoton bir evlilik hayatı vardır; bütün mutluluğu evinde ve çok sevdiği çocuğunda bulmaktadır.
Bir gün, Anna Karenina’ya, ağabeyi ile yengesinin aralarının açıldığı haberi gelir. Anna onları barıştırmak için Moskova’ya gider. Orada Vronski adında yakışıklı, genç bir kontla tanışır. Kontun, Anna’nın akrabası olan bir genç kızla seviştiği haberi ortalıkta dolaşmaktadır. Aslında Kont Vronski, ilk görüşte Anna’ya hayran olmuş ve genç kadına kur yapmaya başlamıştır. Önceleri ilgisiz davranmaya çalışan Anna, bir süre sonra dayanamaz, Vronski’nin aşkına karşılık verir. Bu durum birçok dedikoduya neden olur. Genç kadın bunları umursamaz. Hatta durumu, kocasına bile anlatır. Ağırbaşlı, dedikodudan korkan bir adam olan kocası, karısının itirafları karşısında sarsılır, ama belli etmez. Çevreye karşı itibarlarının sarsılmaması için boşanmayı reddeder. Kocası, Anna’ya, çocuğunun geleceğini düşünerek bu ilişkiye son vermesini ister. Fakat Anna, Vronski’yle birlikte İtalya’ya kaçar.
Anna ile Vronski İtalya’da gözlerden ırak yaşarlar. Dönüşlerinde hiç kimse onlarla arkadaşlık yapmak istemez; dışlanırlar. Bu durum Anna’nın sinirlerini iyice bozar. Sevgilisiyle aralarında huzursuzluk başlar. Vronski de kayıtsız, içe dönük bir kişi olmuştur. Anna, Vronski’nin artık kendisini sevmediğini düşünmeye başlar. İyice bunalıma girer. Yaptıklarından büyük pişmanlık duyar ve sonunda intihar eder. Anna’nın ölümünden sonra Vronski de manevi bir çöküntü içine girer. Çareyi orduya yazılmakta bulur.
Rus edebiyatının tanınmış romanlarından olan Anna Karenina, realist bir eserdir. Tolstoy, bu eserinde kişileri tek tek ruhsal açıdan incelemiş, romanına psikolojik boyut kazandırmıştır. Anna Karenina’da dürüst bir ev liliğin getirdiği mutlulukla evlilikteki yasak aşkın yol açtığı yıkım anlatılır. Bu romandan 19. yüzyıl Rus aile yapısı hakkında bilgiler edinilebilir.
Kitabın Özeti :
Anna Karenina, Rus aristokrasisine mensup şık ve güzel bir kadındır. Kibarlığı ve saygıdeğer kişiliği ile çevresinde hayranlık uyandırmaktadır. Kocası, yüksek bir devlet memurudur. Anna Ka-renina’nın monoton bir evlilik hayatı vardır; bütün mutluluğu evinde ve çok sevdiği çocuğunda bulmaktadır.
Bir gün, Anna Karenina’ya, ağabeyi ile yengesinin aralarının açıldığı haberi gelir. Anna onları barıştırmak için Moskova’ya gider. Orada Vronski adında yakışıklı, genç bir kontla tanışır. Kontun, Anna’nın akrabası olan bir genç kızla seviştiği haberi ortalıkta dolaşmaktadır. Aslında Kont Vronski, ilk görüşte Anna’ya hayran olmuş ve genç kadına kur yapmaya başlamıştır. Önceleri ilgisiz davranmaya çalışan Anna, bir süre sonra dayanamaz, Vronski’nin aşkına karşılık verir. Bu durum birçok dedikoduya neden olur. Genç kadın bunları umursamaz. Hatta durumu, kocasına bile anlatır. Ağırbaşlı, dedikodudan korkan bir adam olan kocası, karısının itirafları karşısında sarsılır, ama belli etmez. Çevreye karşı itibarlarının sarsılmaması için boşanmayı reddeder. Kocası, Anna’ya, çocuğunun geleceğini düşünerek bu ilişkiye son vermesini ister. Fakat Anna, Vronski’yle birlikte İtalya’ya kaçar.
Anna ile Vronski İtalya’da gözlerden ırak yaşarlar. Dönüşlerinde hiç kimse onlarla arkadaşlık yapmak istemez; dışlanırlar. Bu durum Anna’nın sinirlerini iyice bozar. Sevgilisiyle aralarında huzursuzluk başlar. Vronski de kayıtsız, içe dönük bir kişi olmuştur. Anna, Vronski’nin artık kendisini sevmediğini düşünmeye başlar. İyice bunalıma girer. Yaptıklarından büyük pişmanlık duyar ve sonunda intihar eder. Anna’nın ölümünden sonra Vronski de manevi bir çöküntü içine girer. Çareyi orduya yazılmakta bulur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Site İçi Linkler
- 9. Sınıf Ders Notları
- 10. Sınıf Ders Notları
- 11. Sınıf Ders Notları
- 12. Sınıf Ders Notları
- Kitap Özetleri
- Kitap Sınavları
- Eğitim ve Teknoloji
- İngilizce - Türkçe Hikayeler
- A. Hamdi Tanpınar
- Ahmet Ümit
- Amin Maalouf
- Binbir Gece Masalları
- Cengiz Aytmatov
- Cemil Meriç
- Dan Brown
- Dede Korkut
- Dostoyevsky
- Fakir Baykurt
- H.G. Wells
- Halide E. Adıvar
- İskender Pala
- Jules Verne
- Kemalettin Tuğcu
- Mevlana Celaleddin Rumi
- Ömer Seyfettin
- Peyami Safa
- Reşat Nuri Güntekin
- Sabahattin Ali
- Stefan Zweig
- Tolstoy
- Y. Kemal Beyatlı
- Yaşar Kemal
- Ziya Gökalp